Önsöz

Yaşadığımız çağda hiç olmadığı kadar çok ve çeşitli bilgiye ulaşabiliyoruz ancak “doğru” bilgiye erişebilmek hepimiz için zaman ve emek gerektiriyor. Elimizin altında olan telefon, bilgisayar, televizyon gibi erişim araçlarından her an yeni şeyler öğreniyor, birçok farklı kanaldan bilgi ediniyoruz ama doğruluklarından emin olamıyoruz. Daha da çarpıcı olan ise bizler de aynı hızla bilgi yayabiliyoruz. Tanık olduğumuz bir anı fotoğraflayarak, videoya çekerek ya da metin halinde milyonlara ulaştırabiliyoruz.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak yürüttüğümüz birçok araştırmada, toplumda yaşanan ötekileştirme, kutuplaşma, göçmen karşıtlığı ve ayrımcılık pratikleri üzerine çalışırken, medyanın çok boyutlu etkileri bulgularımız arasında yer aldı. Araştırmalarımız hem sosyal medya araçlarının hem de geleneksel medyanın, insanların dünya ve Türkiye’ye dair farklı “gerçek”liklerde yaşamalarına yol açtığını gösterdi. Bu farklı “gerçek”liklere dayanarak da insanların algılarını, tutumlarını ve davranışlarını şekillendirdiğini, açıkladığını gözlemledik. Son iki yıldır tüm dünyayı etkileyen pandemi dönemi de dahil olmak üzere infodemi ve tüm bilgi düzensizlikleri de işte bu bağlamda yoğun olarak emek verdiğimiz bir alan oldu. Pandemi döneminde bu durum artararak günlük hayatımızı ve iyi olma halimizi derinden etkileyen bir hâl aldı.

Pandemi döneminde TÜBİTAK COVID-19 Salgının Sorun ve Etkilerinin Araştırılmasına Yönelik ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı Kapsamında, 120K639 Proje Numarasıyla yürüttüğümüz “İnfodemi” ile Etkin Mücadele için Bireylerin Yanlış Bilgi Karşısındaki Tutumlarının ve Bu Tutumlarının Belirleyicilerinin Araştırılması: COVID-19 Örneği başlıklı araştırma bize bu konuyu derinlemesine analiz etme imkânı sağladı. Bu kitapta da araştırma sonuçlarının bir kısmına yer vermeye çalıştık. Ocak 2021’de tamamladığımız bu çalışmada yer alan bursiyerler Dr. Gizem Türkaslan ve Cankut Kuzlukoğlu’na tüm emekleri için çok teşekkür ederiz.

Bilgi düzensizlikleri ile mücadele çerçevesinde bu kitabın yazarlarından Emre Erdoğan ve Şaban Çaytaş’ın yer aldığı NATO tarafından desteklenen “Türkiye’de Dezenformasyon Direnci İnşa Etmek” başlıklı proje de 2020’nin sonunda başladı. Bu projede katılımcılar bir ay boyunca 12 seminere katılarak bilgi düzensizlikleri ile ilgili temel kavramlar, mücadele stratejileri gibi alanlarda eğitim aldı. Bu seminer dizisi Dezenformasyon Eğitimi başlıklı çevrimiçi derse dönüştü. Eğitim programına yaklaşık 670 kişi katıldı ve program içerisinde yaptığımız değerlendirmelerde katılımcıların bilgi düzensizliklerini bir sorun olarak gördükleri ve bununla mücadele etmek istedikleri gözlemlendi. Alınan geri dönüşler ve katılımcıların bilgi düzeylerindeki, tutum ve davranışlarındaki değişim projenin ikinci aşaması olan eğitici eğitimi programını uygulamaya yöneltti. Programı tamamlayan 20 eğitmen yaklaşık 350 kişiye eğitim verdi. Böylece, doğru bilgiye erişimin önemini vurgulayan ve bunu etrafına da yayan, bilgi düzensizliklerine neden olan aktörlerin karşısında bir ağ oluştu. Bu projeleri birlikte yürüttüğümüz Prof. Dr. Emel Parlar Dal’a, proje ekibine, seminerlere katılan hocalarımıza, eğitmenlerimize ve seminer programına dahil olan katılımcılara teşekkür ederiz.

Tüm bu deneyimler ve birikimler bizi, daha önce göç, sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri ve kutuplaşmayı önleme başlıklarında edindiğimiz açık çevrimiçi dersler hazırlama tecrübesinden yararlanarak “İnfodemi Eğitimi Projesi”ne yöneltti. The Black Sea Trust for Regional Cooperation destekleri ile projeyi hayata geçirebildik. Projede, katılımcıların başta Covid-19 ile ilgili yanlış bilgiler olmak üzere bilgi düzensizliklerine karşı dayanıklılığını artırabilmek için çevrimiçi eğitim aracı oluşturarak sivil katılım, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve medya okur-yazarlığına katkı sunmayı amaçladık. Bu eğitim videolarının çekimine verdikleri destek için İstanbul Bilgi Üniversitesi RGB Stüdyoları’na, Alper Özçakır ve Erdem Zafer Demirkol'a teşekkür ediyoruz. Ayrıca Can Cengiz’e de bu sürece verdiği katkı için teşekkür ediyoruz.

Projenin son aşaması olarak proje ekibi tarafından kaleme alınan kitap, hem çevrimiçi hem de basılı açık erişimle okurlarıyla buluşuyor. Özellikle çevrimiçi okuma yolculuğu hem açık dersler hem de farklı film, belgesel ve kaynak önerilerinin linkleri ile oldukça kapsamlı bir temel kaynak olmayı hedefliyor. Her bölümün girişinde de detaylı olarak o bölümün içindekiler ve öğrenme hedefleri bu alandaki eğitmenlere kolaylık sağlamak için hazırlandı. Yine açıkerişim olarak hazırladığımız çevrimiçi derslere de ilgili bölümlerde referanslar verildi. Kendinizi değerlendirebileceğiniz testler de metin içinde yer alıyor.

Kitap öncelikle Bilgi Düzensizliklerinde Temel Kavramlar başlıklı ilk bölümde, bu alandaki farklı bilgi düzensizlikleri biçimlerini ele alarak infodeminin hangi amaçlarla ve hangi biçimlerde karşımıza çıktığını aktarmayı hedefliyor. Kitabın yazarları olarak çocuklardan medya çalışanlarına, üniversite öğrencilerinden, sivil toplum kuruluşlarına ve kamu çalışanlarına çok farklı kesimlerle bu kavramları tartışma imkânı bulduğumuz için öncelikle kavramların netleşmesini çok önemsiyoruz. Bilgi düzensizlikleriyle mücadele, kavramların berraklaşması ve farklı biçimlerin farkındalığıyla çok ilişkili. Bu ilk bölümde vurguladığımız üzere yanlış bilgi her zaman var olmuş ama şu an farklı araçlar ve biçimleri ile “hakikat sonrası” olarak da ifade edilen içinde yaşadığımız krizler çağında belki de hiç olmadığı kadar kelimenin tam anlamı ile yaşamsal bir öneme sahip.

İkinci bölümde ise infodeminin oluşmasını belirleyen bireysel faktörleri, infodeminin oluştuğu medya ortamını ve siyasi arka planı ele alıyoruz. Demografik özellikler de dahil olmak üzere bireysel faktörler kişilerin hem üretici hem de tüketici olarak bilgi düzensizlikleriyle olan ilişkisini belirliyor. Güven, bilişsel kapasite ve paylaşma motivasyonları kişiler arasında farklılık gösterebiliyor. Medya platformlarının mimarisi başta olmak üzere içinde olduğumuz medya sistemleri ve politik ekonomisi medya düzensizliklerinin oluşmasına ve hızla yayılmasında etken. Kutuplaşmış siyasal ortam hem neden hem sonuç olarak karşımıza çıkıyor ve hakikat sonrası dönemin bilim karşıtlığı ile popülist bir siyasal ortam bilgi düzensizliklerine katkı sunuyor.

Üçüncü bölümde ise bu siyasal arkaplanın önemli bir aracını, komplo teorilerini ele alıyoruz. Öncelikle komplo teorilerini anlamak için temel kavramları açıklamaya çalışıp, komplo teorilerine yönelik yaklaşımları tartışıyoruz. Daha sonra Türkiye’de komplo teorilerine bakışı ve Covid-19 döneminde komplo teorilerini ele alıyoruz. Dördüncü bölüm seçtiğimiz üç kritik konu olan aşı, iklim ve göçü detaylı bir biçimde değerlendirerek, infodemi ve bilgi düzensizliklerinin bu örneklerdeki yansımasını tartışıyor. Beşinci bölüm ise bilgi düzensizlikleri ve infodemiyle mücadeleye odaklanıyor. Öncelikle bireysel mücadele çerçevesinde aşılama (prebunking) ve çürütme (debunking) kavramlarını açıklayarak, bilgi düzensizleri ile nasıl mücadele edilebileceğini ve bu çerçevede doğrulama kuruluşları ve sosyal medya platformlarını ele alıyoruz. Kurumsal mücadeleyi özetlediğimiz ikinci kısımda ise uluslararası ve ulusal kuruluşların infodemiyle mücadeledeki rolünü örneklerden yararlanarak aktarıyoruz. Kitapta, bazı tekrarların olması pahasına, okuyucuların ilgilerine göre tüm bölümlerin birbirinden bağımsız olarak da okunabilir olmasını hedefledik.

İnfodemi alanında çalışanlar olarak, bu konuda farkındalığı arttırmaya yönelik elbirliği ile çalışmaya gayret ediyoruz. Son olarak 19 Şubat 2022’de düzenlediğimiz “Hakikat Sonrası Çağda İnfodemi ve Bilgi Düzensizlikleri Lisansüstü Öğrenci Konferansı” Bilim Kurulu da dahil olmak üzere bu alanda çalışanların birbirini desteklediği  az rastlanır bir ekosistemin olduğunu belirtmek isteriz. Reflektif Dergisi’nin Haziran 2022 özel dosyası da bu konuya ayrıldı.

Özetle infodemi ve bilgi düzensizlikleri bizi kaygan bir zeminde tam olarak nasıl müdahale edeceğimizi bilmediğimiz bir halde bırakıyor. Bu kitapta amacımız hem bu alandaki temel kavramları açmak, hali hazırda var olan yazını Türkçeleştirmek, Türkçeye çevrilmiş olanları da toplu bir halde bir bağlam içinde aktarmak. Özellikle Türkçeleşmemiş makale ve metinlere de yer vererek, bu konuya ilgi duyan herkese kapsayıcı bir okuma sunabilmeyi hedefliyoruz. Her ne kadar Covid-19 tecrübesi bu konunun önemini birçok farklı şekilde gösterse de kitap bununla sınırlı değil.

Son olarak bu kitabın sizlerle buluşmasını sağladıkları için GMF Türkiye Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı’ya; BST Program Sorumlusu Monica Prisacariu ve Program Asistanı Mariana Stavinschi’ye; çevrimiçi kitabın altyapısını kuran Yaman Ural’a; kitabın basılmasına verdiği katkılar için İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’na ve Yayın Koordinatörü Cem Tüzün’e ve bütün projelerimizde olduğu gibi titizliği ve özeni için Gizem Külekçioğlu’na çok teşekkür ederiz. Bu kitabın kapağı ve çevrimiçi kitabın bölüm başlıkları Lale Duruiz Hocamız tarafından tasarlandı, ekipçe çok şanslı olduğumuzu düşünüyoruz, kendisine minnetarız.

Ekibimizin çocukları Çağan; Mercan ve Nil’e tüm bu süreçteki anlayışları için teşekkür ediyoruz, iyi ki varlar. Onlara ve tüm çocuklara, insana yakışır yaşam koşullarının olduğu bir dünyayı bırakabilmenin gereklerinden biri olarak, infodemi ve bilgi düzensizlikleri ile elbirliğiyle bir mücadelenin şart olduğunu düşünüyoruz. Pandemi ve iklim değişikliği başta olmak üzere, içinde bulunduğumuz bu zor dönemde bu kitabın ufak da olsa böyle bir çabaya katkı sunmasını umuyoruz.

                                                     İstanbul, 22 Şubat 2022